Yerel Yönetimlerde Katılımcı Demokrasi Uygulamaları: Belediyelerin Facebook ve Twitter(X) Kullanım Pratikleri Üzerinden bir Değerlendirme

 

Mahmut BİNGÖL[1], Hayrullah YANIK[2]

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜR VE SANATI SEMPOZYUMU BİLDİRİSİ

 

Özet

Demokrasi kavramı genel olarak halkın bizzat kendi kendini yönetmesi anlamında normatif bir yaklaşımı ortaya koymasına karşın, uygulamada temsile dayalı bir demokratik yönetim anlayışının egemen olduğu görülmektedir. Temsili demokrasi, halkın belli aralıklarla yapılan seçimlere bağlı olarak atadığı temsilciler vasıtasıyla yönetilmesini ifade etmektedir. Fakat temsili demokrasi anlayışı ile normatif anlayış arasındaki uçurum, temsili demokraside meşruiyet krizine yol açmıştır. Temsili demokrasiyi ideal demokrasiye yaklaştırma ve içine düştüğü krizden çıkarmanın bir çaresi olarak katılımcı demokrasi düşüncesi yaygınlık kazanmıştır. Katılımcı demokrasi ile, halkın çeşitli mecralarda salt seçimden öte, yönetimin nizam ve eylemlerine aktif olarak katılması, müdahale etmesi, görüş, talep ve eleştirilerini ortaya koyması mümkün görünmektedir. Nitekim bu çalışmada ele alınan Facebook ve Twitter başta olmak üzere sosyal medya ortamları halkın etkin bir şekilde katılım sağlayabileceği mecralardır.

İşbu çalışmada, katılımcı demokrasi düşüncesinden hareketle Ankara iline bağlı Çankaya Belediyesi, Etimesgut Belediyesi ve Keçiören Belediyesi’nin resmi Facebook ve Twitter hesaplarından 2020 yılının Ağustos ayı boyunca yaptıkları paylaşımlar niteliksel ve niceliksel olarak içerik çözümlemesi yöntemiyle analiz edilmektedir. Amaç, söz konusu yerel yönetimlerin sosyal medya kullanım pratiklerini analiz ederek, mevcut katılım konusundaki sorunları belirleyip bu sorunlara çözümler sunmaktır.

Anahtar Kelimeler: Demokrasi, Katılımcı demokrasi, Yerel yönetim, Sosyal medya, Facebook, Twitter.

 

 

PARTICIPATORY DEMOCRACY PRACTICES IN LOCAL GOVERNMENTS: AN EVALUATION ON FACEBOOK AND TWITTER USE PRACTICES OF MUNICIPALITIES

Abstract

Although the concept of democracy generally reveals a normative approach in the sense of self-government of the people, it is seen that an understanding of democratic administration based on representation is dominant in practice. Representative democracy refers to the governance of the people through the representatives they elected based on the elections held at regular intervals. However, the gap between the approach of representative democracy and the normative paradigm has led to a crisis of legitimacy in representative democracy. The idea of participatory democracy has become widespread as a remedy to bring representative democracy closer to ideal democracy and to get it out of the crisis it is in. With the participatory democracy, it seems possible for the people to actively participate in and get involved in the order and actions of the administration, express their opinions, demands and criticisms via various mediums, beyond mere elections. Thus, in this study, social media environments/channels especially Facebook and Twitter where the public can participate effectively are discussed.

In this study, based on the idea of participatory democracy, the shares/posts of Çankaya Municipality, Etimesgut Municipality and Keçiören Municipality in the province of Ankara via their official Facebook and Twitter accounts during August 2020 are analyzed qualitatively and quantitatively through contentanalysis method. The aim is to analyze the social media usage practices of the forementioned local governments, and identify the current problems regarding participation and offer solutions to these problems.

Keywords: Democracy, Participatory democracy, Local government, Social media, Facebook, Twitter.

GİRİŞ

Kelime anlamı, egemenliğin halka ait olduğu, “halkın iktidarı” (Sartori, 1987:7) olan ve halkın kendi kendisini yönetmesi prensibini esas alan “demokrasi” kavramı, toplumsal hürriyetin ve hukuksal eşitliğin gerçekleştirilmesi ülküsüne bağlı olarak, siyasi hakları kullanma ehliyetini haiz vatandaşların, doğrudan doğruya veya seçtikleri temsilciler vasıtasıyla devlet yönetimine katılmaları esasına dayanan hükümet rejimini ifade etmektedir  (Türk Hukuk Kurumu, 1991:66). Nitekim demokrasi kavramı ile halkın doğrudan ya da seçtiği temsilciler aracılığıyla yönetimi elinde bulundurması ifade edilmektedir. Doğrudan demokrasinin ilk örnekleri olarak kabul edilen Antik Yunan şehir devletlerindeki yönetim anlayışından günümüze gelinceye kadar geçen zaman içerisinde kavramın kapsam ve uygulama alanında değişim ve gelişimler yaşanmıştır. Nitekim Antik Yunan sitelerinde halk, belli meydanlarda toplanmakta ve önemli konulardaki görüş ve kararlarını yöneticilere doğrudan beyan etmekteydi. Ancak günümüzde, demokrasi, halkın iktidarın en tepesinde konumlandırıldığı ve düzenli olarak yapılan özgür seçimlerle temsilcilerini seçmek suretiyle yetki ve otoritesini vekili üzerinden dolaylı olarak kullandığı siyasi sistem olarak görülmektedir (Tunç, 2008: 1113-1116).

“Temsili demokrasi”, ideal olarak millete ait olan egemenliğin, yine milletin seçtiği temsilciler vasıtasıyla kullanılmasıdır. Milletin seçtiği temsilciler belirli bir süre için yetki almakta ve sürenin dolmasıyla birlikte yeniden yapılan seçimler demokrasinin vazgeçilmez unsuru olmaktadır. Ancak, dilekçe, gösteri, toplanma ve yürüyüş hakkı gibi haklarla halkın yönetimin kararlarına katılımı desteklense de vatandaşlar, salt seçim dışında ağırlıklı olarak pasif konumda kalmaktadır. Nitekim, demokrasi nosyonu ile uygulaması arasındaki bu fark, demokrasinin, gerçek demokrasi ve ideal demokrasi ayrımını ortaya çıkarmıştır. Bu farka dikkat çeken Sartori, demokrasi tanımını “normatif” ile “realist” demokrasi ekseninde yapmaktadır. Normatif yani ideal demokrasi ile realist yani mevcut demokrasi birbirini tamamlamaktadır. Demokrasi ise bu ikisi arasındaki mücadelenin ürünüdür (Sartori, 1987: 8). Dolayısıyla bir tarafta ulaşılmak istenen ideal demokrasi, diğer tarafta ondan etkilenen ve onu şekillendiren gerçek demokrasi mevcuttur. Nitekim demokrasi mücadelesi, ideal olana ulaşmaya çalışma gayretini içerisinde barındırmaktadır. Bu doğrultuda, günümüze gelinceye kadar pek çok demokrasi modeli geliştirilmiştir. Bunlarda bir tanesi de “katılımcı demokrasi” yaklaşımıdır.

 

 

Temsili Demokrasi Krizi ve Katılımcı Çözüm

Katılımcı demokrasi yaklaşımı siyasi, toplumsal ve ekonomik alandaki yönetimsel faaliyetlere mümkün olduğunca yüksek oranda aktif toplumsal katılımı öngörmektedir. Katılımcı demokraside bireylerin siyasi katılımını artırmak suretiyle oy verme eyleminin ötesine geçerek kendilerini ve toplumu ilgilendiren konularda özgürce fikir beyan etmeleri ve alınan kararlara dahil olmaları hedeflenmektedir (Demir, 2010: 606). Buna mukabil temsili demokrasi her biri belirli bir seçmen payını temsil eden ve çoğunluk oyuna dayanarak yasa tasarılarını geçiren seçilmiş parlamenterlerden oluşan bir parlamenter yapıyı ifade etmektedir (Fuchs, 2007: 225). Ancak bu yapı, kavram olarak ideal demokrasi tanımı ile yaşadığı çelişki, vatandaşların edilgen konuma düşmesi, seçilenlerin toplum menfaati yerine bireysel çıkarlara temayülü gibi sebeplerden ötürü eleştirilmektedir.

Katılımcı demokrasi kuramını ortaya çıkaran temel faktör, temsili demokrasi yaklaşımının yaşadığı demokrasi krizidir. Nitekim, temsili demokrasiye yönelik olarak yapılan ilk ve en önemli eleştiri, halk egemenliği ile temsiliyet arasındaki paradoks vurgusudur.  Bununla ilgili Rousseau (1999: 129; 2014: 43,151), genel iradenin yürütülmesi anlamına gelen egemenliğin hiçbir şekilde başkasına devredilemeyeceğini, egemen varlığı da ancak kendisinin temsil edebileceğini vurgulamıştır. Ona göre, “bir ulus kendine temsilciler seçer seçmez, özgürlüğünü de varlığını da yitirmiş olur.” Rousseau’nun genel anlamda vurguladığı, demokrasiyi salt oy verme davranışına indirgemenin, genel iradeyi pasifleştirmesi ve bunun egemenlik hakkının tahrip edilmesini beraberinde getirdiğidir.

Katılımcı demokrasiyi “güçlü demokrasi” (strong democracy) tezi ile savunan Barber, liberal demokrasi anlayışının insan doğası, bilgisi ve siyaseti anlamında gerçekten liberal olduğunu ancak özünde demokratik olmadığını vurgulamaktadır. Nitekim liberal demokrasi anlayışını, bireysel menfaatlere ve imtiyazlara açık olmasından ötürü “zayıf demokrasi” (thin democracy) olarak adlandırmaktadır (Barber, 2003: 4). Bu yüzden demokrasinin özü, onun modern bir türü olarak güçlü demokraside saklıdır. Onun güçlü demokrasi anlayışı, sivil tutum ve katılımcı kurumları vasıtasıyla umumi çıkarlar ekseninde birleşen, ortak akıl ve karşılıklı eylem yeteneğine sahip olan ve kendi kendini yöneten yurttaşlar topluluğu fikrine dayanmaktadır. Bu yönüyle doğası gereği elitlerin demokrasisi olan zayıf demokrasiye, diğer karşılıklarıyla liberal, temsili ve araçsal demokrasi anlayışına bir alternatif sunmaktadır (Barber, 2003: 117).

Temsili demokrasi anlayışına getirilen diğer bir eleştiri, demokrasinin siyasal ve ekonomik seçkinlerin iradesine hizmet ettiği için halk egemenliğinin zedelenmesi durumudur (Gencer Kasap, 2012: 31-32). Ayrıca siyasal partiler de yapıları gereği demokratik görünseler bile oligarşik bir nitelik taşımaktadırlar. “İktidar seçkinleri” kuramının temsilcisi Mills, II. Dünya Savaşından sonra Amerikan modern demokrasi anlayışındaki dönüşüme yönelik eleştirilerini üç kilit kurum üzerinden ifade etmektedir. Bunlardan ilki siyasal düzendeki artan yozlaşmadır. Kamusal meselelerle ilgili alternatif kararlar üzerine kamuoyunca ya da kamuoyu temsilcilerince gerçekleştirilen gerçek politika gözden düşmüş, karar merciinde olanlarla halk arasında bağlantı kuran siyasal partilerle yürütülen politikalar etkisini yitirmiştir. İkinci kurum, siyasetle bütünleşen iş dünyasıdır. Günümüzde iş dünyası ile siyasetin iki ayrı kurum olarak görülmesi artık olanaksızdır. Bu durum gerçek manada demokratik toplum anlayışını baltalamaktadır. Üçüncü ve son kurum ise etki alanı genişleyen askeri yapıya bağlı olarak devletin askerileşmesidir (Mills, 1974: 382-383).

Michels de modern siyasal partiler üzerinden demokrasi eleştirisini yapmaktadır. Ona göre, günümüz siyasal partilerinde aristokrasi tüm unsurlarıyla demokrasinin özüne nüfuz etmekte ve kendisini demokratik kılıkta sunmaktadır: “Bir yanda demokratik biçimde aristokrasi, diğer yanda aristokratik içerikli demokrasi var.” (Michels, 1999: 50). Michels, oligarşinin tunç yasası tezinde, siyasi partiler ne kadar demokratik görünürlerse görünsünler, oligarşik anlayışın kaçınılmaz olduğunu ve seçkin azınlığın çıkarlarının her zaman gözetileceğinden bahsetmektedir (Slattery, 2014: 65).

Nitekim Castells de, kamuoyunda partilere ve profesyonel siyasetçilere karşı gitgide artan bir hoşnutsuzluk olduğunu vurgulamaktadır. İfadelerini Times Mirror Center’in 1994’te yaptığı bir araştırmayla destekleyen Calstells, araştırmadan elde edilen tek net bulgunun; insanların artık mevcut sistem dolayısıyla büyük bir hayal kırıklığı yaşadıkları ve alternatif çözüm ve öneriler bekledikleridir. Yine 1994’te Harris’in ülke çapında yaptığı ankete göre mevcut demokratik sistemde insanların yüzde 84’ü (1980’de % 72 iken) hükümetin onların çıkarlarını temsil etmediği, % 72’si ise hükümetin çıkar gruplarının hizmet ve güdümünde olduğu görüşündedir (Castells, 2006: 514). Nitekim Baron d’Holbach, toplumların yozlaşan siyasilere duyduğu güven eksikliğini haklı bulmaktadır. O, en fazla özgürlüğe sahip olmakla övünen ülkelerde bile halkı temsil edenlerin halkın çıkarlarına sık sık ihanet ettiğini ve seçmenlerini onları yolmak isteyenlerin eline teslim ettiğini düşünmektedir. Ayrıca O, halkın bu tür vekillere güvenmemesi gerektiğini ve bu vekillerin yetkilerinin sınırlandırılması gerektiğini belirtmektedir  (Keane, 2010: 60).

Hardt ve Negri de demokrasi krizinin küresel boyutuna dikkati çekmektedir. Soğuk savaşın bitiminin, demokrasinin küresel nihai zaferi olarak görülmesine karşın, bugün her yerde demokrasinin nosyon ve uygulamada bir kriz içerisinde olduğu görülmektedir. Kendisini küresel demokrasinin mutlak şövalyesi olarak gören ABD’de bile seçim sistemleri sorgulanmakta ve dünyanın pek çok bölgesinde demokrasi sadece bir görüntüden ibaret kalmaktadır. Sürekli küresel savaş durumu da bu zayıf demokrasinin altını oymaktadır. Küreselleşmeye koşut olarak yerel ve ulusal temsil sorunu iyice aşikar olmuştur. ABD’nin diğer toplumlar üzerindeki demokratik hamiliğinin aslında demokratik temsil anlayışıyla çelişmesi bir yana, Dünya Bankası ve IMF gibi küresel kurumların kredi fonlamalarıyla diğer ülkelerin politikalarını belirlemeleri de temsil krizinin bariz göstergelerindendir (Hardt ve Negri, 2004: 247, 288).

Temsili sistemin içerisine düştüğü demokrasi krizinden kurtuluş reçetelerinden biri, katılımcı demokrasi anlayışının benimsenmesi olarak görülmüştür. Fuchs (2007: 227) “katılım” kavramını insanların sosyal sistemlerini teknoloji, kaynak, organizasyon becerileri aracılığıyla kendilerinin tasarlayıp yönetmeleri ve daha iyi bir gelecek için ortaklaşa vizyonlar geliştirmeleri ve böylece oluşturulan sosyal sistemlerin cemiyetin zekasından yararlanabilmesi olarak tanımlamaktadır. Ona göre bir sosyal sistemdeki kararlar, tabandan tavana sistemin işleyişinden etkilenen tüm bireyler ve gruplar tarafından alınmalı, hazırlanmalı ve kanunlaştırılmalıdır. Nitekim katılımcı sistemler, kendi kendine organize olan ve kendi kendini yöneten sistemlerdir. Fuchs (2007: 227), neden toplumsal katılımın önemli ve gerekli olduğunu maddeler halinde aşağıdaki gibi sıralamaktadır:

  1. “Katılım bir insan hakkıdır.
  2. Katılımcı sistemler, heteronom sistemlerden daha demokratik ve etkilidir.
  3. Katılım, insanın memnuniyetine ve mutluluğuna katkı sağlar.
  4. Katılım, fikir birliği için bir ön koşuldur.
  5. Katılım birbirine saygı yaratır.
  6. Katılım, insanların sosyal sistemlere daha etkin ve daha derin bir bağlılık düzeyinde katılmalarını sağlayabilir.
  7. Katılım, işbirliği ve ortak bilgi üretiminden sinerjilerin doğmasına izin verir.”

Bu meyanda Barber, toplumsal katılıma dayalı olarak güçlü demokrasiyi, hükümetin değil halkın kendini yönetmesi olarak görmüştür. Her olay ve durumda olmasa bile, özellikle önemli konularda karar alınacağı zaman veya önemli bir yetki kullanma durumu söz konusu olduğunda vatandaşların etkin katılımını artıracak kurumlar desteklenmeli ve aktif vatandaşların bilfiil katılımı gözetilmelidir (Barber, 2003: 151). Ancak halkın aktif olarak yönetime katılımındaki diğer bir ifadeyle kendi kendini yönetme ehliyeti kazanabilmesindeki en önemli eşik bilgidir. Nitekim, halkının bilgisiz olduğu ya da bilgiye ulaşamadığı bir halk yönetimi, Madison’un  ifadesiyle bir kaba güldürü ya da bir trajedinin veya her ikisinin girizgahından ötesi olamayacaktır. Bilgi daima cehaleti yönetecektir: Bu yüzden kendi kendini yönetmek isteyen bir topluluk, bilginin verdiği güçle kendini silahlandırmalıdır (Madison, 2006: 308).

Öte yandan Barber, güçlü demokrasiden beklentisini, halkın kendi kendisini yönetmesinin tüm sorunları çözeceği şeklindeki ütopik düşünce üzerine inşa etmek yerine, Machiavelli’nin çoğunluğun da en az prensler kadar bilge olabileceği düşüncesini ve Theodore Roosevelt’in, sıradan insanların çoğunluğu kendilerini yönetirken günden güne, daha küçük bir insan grubunun onları yönetmeye çalışırken yapacaklarından daha az hata yapacakları şeklindeki önermesini, güçlü demokrasi savına destek olarak almıştır (Barber, 2003: 151).

Robert Dahl’ın ideal bir demokratik sistemin karşılaması gereken beş kriteri de toplumsal katılıma vurgu yapmaktadır. Dahl’ın ileri sürdüğü bu beş kriter sırayla; Etkin katılım, oy eşitliği, bilgi edinme, gündem belirleme, azami katılımdır.

Etkin katılım:  Bir konudaki politika benimsenmeden önce, tüm üyelerin, politikanın ne olması gerektiği konusunda görüşlerini diğer üyelere bildirmek için eşit fırsatlara sahip olması gerekir.

Oy eşitliği: Politika ile ilgili karar verileceği zaman, her üyenin eşit oy kullanma fırsatına sahip olması ve tüm oyların eşit sayılması gerekir.

Eşit bilgi edinme fırsatı: Zamanla ilgili makul sınırlar dahilinde her üye ilgili alternatif politika ve olası sonuçları hakkında bilgi edinmek için eşit fırsatlara sahip olmalıdır.

Gündemi kontrol etme: Üyelerin gündeme alınacak politikaları belirleme ve bunlara karar vermede eşit haklara sahip olması gerekir.

Azami katılım: Vatandaşların tamamının ya da en azından çoğunun, yukarıdaki ilk dört kriterle sunulan haklara eşit şekilde sahip olması gerekir.

Dahl’in kriterlerindeki katılım vurgusu, onun ifadesiyle ideal ve mükemmel bir sistemi tanımlamaktadır. Hemen hiç kimse gerçek dünyada mükemmel bir sisteme ulaşılabileceğine inanmasa da, Dahl için, bu kriterler toplumu ideal demokrasiye yaklaştıracak çözümlere yönlendirebilir (Dahl, 1998: 29, 37-38).

Sosyal Medya ve Katılımcı Demokrasi

Yaşanan teknolojik dönüşüm diğer tüm iletişim biçimlerini interaktif bir ağ içerisinde bütünleştirmiştir. Diğer bir ifadeyle yazılı, sözlü, görsel-işitsel medya biçimleri aynı ortamda bileşerek yeni bir hipertext ve meta-dil oluşturmuştur. Metin, görüntü ve seslerin belirlenen zaman diliminde, açık ve ücretsiz olarak küresel bir ağ içerisinde bütünleşmesi iletişimin dinamiklerini tamamen değiştirmiştir. De Kerckhove, internetin yayılmasına dayalı olarak iletişim dinamiklerindeki radikal dönüşümün, ağa bağlı olanların kültür ve iletişim biçimlerini de değiştirdiğini belirtmektedir. Dyson da, artık günümüzde, bilgisayarla aracılı iletişimin profesyonel işlerin yanında bütün toplumsal faaliyetleri kapsadığını vurgulamaktadır. Nitekim siyaset de yeni medya kullanımının arttığı alanların başında gelmektedir. Buna bağlı olarak siyasetçiler icraat ve vaatlerini internet üzerinden duyurmaktadır. İnsanlar toplumsal ve çevresel, yerel ya da evrensel sorunlarla ilgili olarak seslerini yerel, ulusal ya da küresel arenada duyurmak için interneti kullanmaktadır (Castells, 2008: 440, 473, 481, 482-483). Günümüzde, özellikle Web 2.0’ın ardından yaygınlık kazanan sosyal medya mecraları hem siyasetçilere ve hem de vatandaşlara buluşma ve seslerini duyurma açısından önemli fırsatlar sunmaktadır.

Genel olarak sosyal medya, bireylerin sınırlı bir sistem içinde açık ya da kısmen açık profiller oluşturmalarına, bu profiller üzerinden içerik paylaşmalarına, başkalarının paylaştıklarını görüntüleme ve paylaşımlar arasında gezinmeye imkan tanıyan web tabanlı hizmetlerdir (Boyd ve Ellison, 2007: 211). Sosyal medya ortamlarında kullanıcılar, kişisel profil oluşturarak, arkadaşlarını ve meslektaşlarını bu profillere erişmeleri için davet ederler. Bu mecralar kullanıcılara aralarında e-posta ve anlık mesajlar üzerinden iletişim kurmalarını sağlamaktadır (Kaplan ve Haenlein, 2010: 63). Buradaki iletişim standart metinlerin yanında, görsel ve işitsel olarak zengin multimedya içerik üretim kapasitesini bünyesinde barındırmaktadır.

Sosyal medya ortamları anlık gönderilerin görüntülenmesine imkan tanıyan sürekli güncelleme özelliğini barındırmasının yanında çoklu kullanım ve sanal paylaşıma izin vermektedir. Buralarda insanlar her türlü konuda düşüncelerini belirtmekte, bu ve başkalarının fikirleri hakkında tartışmalar yürütebilmektedir (Vural ve Bat, 2010: 3349). Bu açıdan sosyal medya ortamları, hemen herkes için kendi düşüncelerini mukayese etmeye, farklı fikir ve ideolojileri tanımaya imkan tanıyan “devasa açık oturum mecraları” olarak görülebilir. Özellikle siyasi tartışmalara duyulan yoğun ilgi politikacıların da bu mecralar üzerinden hedef kitleleriyle buluşmalarını kolaylaştırmaktadır. Yine benzer şekilde bu mecrada kullanıcılar hiçbir aracı kişi ya da kuruma gerek duymadan politikacılara sorunlarını iletebilmekte, güncel meselelerle ilgili görüş ve eleştirilerini ifade edebilmektedir. Nitekim, internetin ve özellikle sosyal medyanın demokrasi ile ilgili olarak en önemli özelliği, dikey hiyerarşiyi ortadan kaldırıp yatay iletişimi kolaylaştırma potansiyeli taşımasıdır (Dahlgren,2013: 40).

Günümüzde artık siyasi iktidar ve yerel yöneticiler başta olmak üzere parti temsilcileri seçmene ulaşmak ve mevcut seçmenini konsolide etmek için halk ile sürekli etkileşim içerisinde bulunmak zorundadır (Karaçor, 2009: 123). Bu açıdan sosyal medya mecraları temsil kanadında olanlara önemli fırsatlar sunmaktadır. Buna karşılık toplumun da yönetenlerle doğrudan ve asenkron olarak etkileşimde bulunabilmesi; iktidarın söz, fiil ve icraatları hakkında fikir, öneri ve eleştirilerini ortaya koyması, sosyal medya mecralarının demokratik katılıma katkısını kanıtlamaktadır.

Yöntem ve Araştırmanın Bulguları

Dünyada hem kullanıcı ve hem de geçirilen süre olarak gün geçtikçe artan büyük bir internet ve sosyal medya kullanım gerçeği söz konusudur. WeAreSocial ve Hootsuite’in birlikte yayımladıkları “Dijital 2020” raporuna göre 4.5 milyardan fazla aktif internet kullanıcısının olduğu dünyada, artık dünya nüfusunun yarısından fazlası sosyal medya kullanıcısı durumundadır. Rapora göre Temmuz 2020 itibariyle dünya üzerinde 3.96 milyar sosyal medya kullanıcısı mevcuttur. Ayrıca, insanlar ortalama olarak günlerinin 2 saat 22 dakikasını sosyal medya platformlarında geçirmektedir (Kemp, 21.07.2020). Rapora Türkiye özelinde bakıldığında, 62.07 milyon internet kullanıcısının olduğu Türkiye’de aktif sosyal medya kullanıcı sayısı 54 milyon olarak toplam nüfusun % 64’ünü oluşturmaktadır. İnsanlar günlük ortalama 7 saat 29 dakikalarını internette geçirmektedir. Bu sürenin 2 saat 51 dakikasını sosyal medyada geçirilen zaman oluşturmaktadır. Türkiye’de en çok kullanılan sosyal medya platformları ise sırasıyla Youtube, Instagram, Whatsapp, Facebook ve Twitter’dır. 37 milyon Facebook kullanıcısının olduğu ülkemizde, erkeklerin oranı % 63,9, kadınların oranı ise % 36,1’dir. 11,8 milyon Twitter kullanıcısının ise % 78,4’ü erkek, % 21,6’sı kadındır (Bayrak, 23.02.2020).

Bu verilerden hareketle çalışmada Ankara iline bağlı Çankaya, Etimesgut ve Keçiören ilçe belediyelerinin resmî Facebook ve Twitter hesaplarından 2020 yılı Ağustos ayı içerisindeki paylaşımları niceliksel ve niteliksel olarak analiz edilmiştir. Çalışmada bu üç belediyenin seçilme sebebi, Ankara’da üç ayrı siyasi partiyi (Çankaya belediyesi/Cumhuriyet Halk Partisi, Etimesgut Belediyesi/Milliyetçi Hareket Partisi, Keçiören Belediyesi/Adalet ve Kalkınma Partisi) temsil eden nüfus yoğunluğu büyük ilçeler olmaları hasebiyledir. Ayrıca, çalışma her üç belediyenin de aktif olarak kullandığı ve en fazla takipçilerinin bulunduğu mecralar oldukları için, Facebook ve Twitter hesapları ile sınırlandırılmıştır.

Belediyelerin Facebook sayfalarına bakıldığında Etimesgut Belediyesi Facebook sayfasını ilk oluşturan kurum olarak öne çıkmaktadır. 7 Temmuz 2010’da oluşturulan sayfanın künyesinde belediyenin iletişim bilgileri ve adresleri bulunmaktadır. Keçiören Belediyesi ise Facebook sayfasını 11 Haziran 2011’de oluşturmuştur. “Hakkında” bölümünde belediyenin iletişim bilgilerinin yanı sıra ilçenin tarihi geçmişi, turistik ve sosyal tesisleri hakkında çeşitli bilgilere yer verilmiştir. 9 Aralık 2011’de Facebook sayfasını oluşturan Çankaya Belediyesi’nin “Hakkında” bölümünde iletişim bilgileri verilmiştir. Belediyelerin Twitter sayfalarında ise benzer şekilde yalnızca iletişim bilgileri bulunmaktadır. Aşağıdaki tabloda (Çizelge 1.) belediyelerin nüfusları ile Facebook ve Twitter takipçi sayıları verilmiştir.

Belediyelerin Nüfus, Facebook ve Twitter Profilleri
Belediye 2019

Nüfusu

Facebook

Takipçi sayısı

Twitter

Takipçi Sayısı

Çankaya Belediyesi 944.609 109.000 84.000
Etimesgut Belediyesi 587.052 24.000 8.600
Keçiören Belediyesi 939.161 59.000 43.500
Çizelge 1. Üç belediyenin nüfus, Facebook ve Twitter takipçi sayıları

Çankaya, Etimesgut ve Keçiören Belediyelerinin Facebook ve Twitter sosyal medya hesaplarını aktif olarak kullandıkları görülmektedir. Daha spesifik olarak Çankaya Belediyesi’nin 109.000 Facebook ve 84.000 Twitter takipçisi vardır. Etimesgut Belediyesi’nin, Facebook hesabını 24.000, Twitter hesabını 8.600 kişi takip etmektedir. Son olarak Keçiören Belediyesi’nin Facebook takipçi sayısı 59.000, Twitter takipçi sayısı ise 43.500’dür. Bu verilerde ilk göze çarpan şey, her üç belediyenin de Facebook hesaplarının takipçi sayısının, Twitter hesaplarının takipçi sayısından önemli ölçüde fazla olmasıdır. İkinci olarak göze çarpan husus ise, belediyelerin takipçi sayıları arasındaki farktır. Çankaya Belediyesi hem Facebook hem de Twitter’da Keçiören Belediyesi’nin yaklaşık iki katı takipçi sayısına sahiptir. Burada asıl dikkati çeken Etimesgut Belediyesi’nin takipçi sayısının diğer iki belediyeye oranla bir hayli düşük olduğudur. Etimesgut Belediyesi’ndeki takipçi sayısının azlığının bir nedeni olarak diğer belediyelere kıyasla nüfusunun azlığı düşünülse de, bu faktör tek başına aradaki farkı açıklamak için yeterli değildir.

Belediyelerin Facebook ve Twitter takipçi sayılarının nüfuslarına oranı
Belediye Nüfus/Facebook Takipçi Sayısı Nüfus/TwitterTakipçi Sayısı
Çankaya 944.609/109.000 % 11,5 944.609/84,000 % 8,9
Etimesgut 587.052/24.000 % 4,1 587.052/8,600 % 1,5
Keçiören 939.161/59.000 % 6,3 939.161/43,500 % 4,6
Çizelge 2. Belediyelerin Facebook ve Twitter takipçi sayılarının nüfuslarına oranı

İlçelerin nüfus profillerine bakıldığında Çankaya, 2019 nüfusu 944.609 ile ilk sırada yer almaktadır. Onu 939.161 ile Keçiören izlemektedir. Etimesgut’un nüfusu ise 587.052 olarak kayıtlara geçmiştir. Belediyelerin nüfuslarıyla Facebook ve Twitter takipçi sayıları oranlandığı zaman (Çizelge 2.) Çankaya Belediyesi’nin hem Facebook’ta (% 11,5) hem de Twitter’da (% 8,9) açık ara önde olduğu görülmektedir. Etimesgut Belediyesi’nin Facebook takipçi sayısının toplam nüfusuna oranı % 4,1 iken Twitter takipçi oranı % 1,5’te kalmıştır. Keçiören Belediyesi’nde ise bu oranlar Facebook’ta % 6.3, Twitter’da % 4.6’ya tekabül etmektedir. Bu oranlar bir yerel yönetim olarak belediyelerin yönetsel faaliyetlerine sosyal medya üzerinden nüfusa dayalı niceliksel katılımı göstermesi açısından önem arz etmektedir. Nitekim katılımcı demokraside yönetimden beklenen, olabildiğince çok vatandaşın kendisini ve çevresini ilgilendiren konularda, yönetime katılıp görüş ve eleştirilerini getirebileceği ortamların niceliksel ve niteliksel açıdan geliştirilmesi ve vatandaşlara bununla alakalı imkanların sunulmasıdır.

Ağustos Ayı Paylaşım Sayıları ve Oranları
Belediye Facebook

Paylaşı

Sayısı

Twitter

Paylaşım

Sayısı

Toplam Facebook

Paylaşım

Oran

Twitter

Paylaşım

Oranı

Toplam
Çankaya 47 407 454 % 10,4 % 89,6 % 100
Etimesgut 32 26 58 % 55,2 % 44,8 % 100
Keçiören 98 432 530 % 18,5 % 81,5 % 100
Çizelge 3. Belediyelerin Facebook ve Twitter hesaplarından Ağustos 2020 döneminde yaptıkları paylaşım sayı ve oranları

Belediyelerin Ağustos 2020 boyunca Facebook ve Twitter sayfaları üzerinden yaptıkları paylaşım miktarına bakıldığında (Çizelge 3.), Facebook’tan Çankaya Belediyesi’nin 47, Etimesgut Belediyesi’nin 32 ve Keçiören Belediyesi’nin ise 98 paylaşım yaptığı görülmüştür. Twitter paylaşım sayılarına bakıldığı zaman, Çankaya Belediyesi 407, Etimesgut Belediyesi 26 ve Keçiören Belediyesi ise 432 paylaşım yapmıştır. Buna göre, Facebook’ta en fazla paylaşımı Keçiören (98), en az paylaşımı ise (32) Etimesgut Belediyesi yapmıştır. Çankaya Belediyesi’nin toplam Facebook paylaşımı 47’dir. Twitter özelinde tabloya bakıldığında, Keçiören Belediyesi burada da en çok paylaşım yapan (432) belediye olmuştur. Onu az bir farkla (407) Çankaya Belediyesi izlemektedir. Etimesgut Belediyesi ise diğerlerine nispeten oldukça düşük sayıda (26) paylaşım yapmıştır. Öte yandan sadece Etimesgut Belediyesi Twitter’a kıyasla Facebook sayfası üzerinden, daha fazla sayıda paylaşım yapmıştır. Burada dikkati çeken bir başka husus, her üç belediyenin de Facebook takipçi sayıları, Twitter takipçi sayılarından fazla olmasına karşın, -Etimesgut Belediyesi hariç- Twitter üzerinden daha fazla paylaşım yaptıklarıdır. Çankaya Belediyesi iki mecradaki toplam 454 paylaşımının sadece % 10,4’ünü Facebook sayfasından yapmıştır. Bu oran Keçiören Belediyesi’nde % 18,5’te kalırken, Etimesgut Belediyesi’nde toplam paylaşımın % 55,2’sini Facebook paylaşımları oluşturmaktadır.

Paylaşımların Etkileşim Sayıları ve Oranları
Belediye Mecra Belediyelerin

Toplam Paylaşımı

Beğeni Paylaşım

/retweet

Yorum Geri

bildirim

Toplam Paylaşım   Başına

 Düşen Etkileşim

Etkileşimin

Facebook Oranı

Etkileşimin

Twitter Oranı

Çankaya Facebook 47 4.704 398 293 24 5.419 115 %6 %94
Twitter 407 75.361 7.590 2.065 87 85.103 209
Etimesgut Facebook 32 5.049 540 269 0 5.858 183 %82 %18
Twitter 26 1.059 187 49 1 1.296 50
Keçiören Facebook 98 4.737 124 148 26 5.035 51 %11 %89
Twitter 432 22.780 6.915 9.931 33 39.659 92
Çizelge 4. Facebook ve Twitter’da yapılan paylaşımların beğeni, yorum, geri bildirim ve takipçiler tarafından

tekrar paylaşım/retweet sayıları ve etkileşim oranları

Belediyelerin Facebook ve Twitter sayfalarından yaptıkları paylaşımların etkileşim değerlerine bakıldığında (Çizelge 4.) Çankaya Belediyesi’nin Facebook sayfasından yaptığı toplam 47 içerik paylaşımı; 4.704 beğeni almış, 398 kez paylaşılmıştır. Toplamda 293 yorum alan bu paylaşımlara, 24 geri bildirim gerçekleşmiştir. Toplam etkileşim sayısı 5.419 olarak tespit edilen Çankaya Belediyesi’nin Facebook sayfasındaki her bir paylaşıma, ortalama 115 etkileşim düşmektedir. Twitter hesabını çok daha aktif olarak kullanan Çankaya Belediyesi’nin yaptığı 407 paylaşım; 75361 beğeni almış, 7590 kez de retweet edilmiştir. 2.065 yorumun yapıldığı paylaşımlarda geri dönüş 87’de kalmıştır. Toplam 85.103 etkileşimin olduğu paylaşımlarında her bir paylaşıma düşen ortalama etkileşim sayısı 209 olmuştur. Belediyenin paylaşımlarına aldığı toplam etkileşim içerisinde Twitter’ın payı % 94 olurken Facebook’un payı % 6’da kalmıştır.

Diğer iki belediyenin aksine Etimesgut Belediyesi’nin Twitter’a nazaran Facebook’tan daha fazla içerik paylaştığı görülmüştür. Toplam 32 Facebook paylaşımı 5.049 beğeni 540 paylaşım almıştır. 269 yorumun yapıldığı paylaşımlarda geri bildirime rastlanmamıştır. Toplam 5.858 etkileşimin olduğu paylaşımlarda her bir paylaşıma düşen ortalama etkileşim sayısı 183 olarak saptanmıştır. Belediyenin Twitter verilerine bakıldığında, 26 içerik paylaşımı; 1.059 beğeni almış ve bu içerikler 187 defa retweet edilmiştir. Toplam 49 yorumun yapıldığı bu içeriklere geri dönüş yalnızca 1 kez olmuştur. Toplam 1.296 etkileşim saptanan içeriklerde, ortalama her bir paylaşıma düşen etkileşim sayısı yaklaşık 50 olarak ölçülmüştür. Belediyenin içeriklerine aldığı toplam etkileşimde Facebook’un oranı % 82 olmuş, Twitter % 18’de kalmıştır.

Twitter’ı daha aktif kullanan Keçiören Belediyesi, Facebook sayfası üzerinden yaptığı toplam 98 içerik paylaşımı; 4.737 beğeni almış ve 124 tekil kullanıcı tarafından tekrar paylaşılmıştır. Belediyenin paylaşımlarına 148 yorum yapılmış ve bu yorumlara 26 geri dönüş olmuştur. Toplam 5.035 etkileşimin olduğu paylaşımlarda her bir paylaşıma düşen etkileşim sayısı 51’dir. Belediyenin Twitter hesabından yapılan 432 içerik paylaşımı 22.780 beğeni almış ve bu içerikler 6.915 kez retweet edilmiştir. Paylaşımlara 9.931 yorum yapılmış, bu yorumlara yapılan geri dönüş 33’te kalmıştır. Toplam 39.659 etkileşimin olduğu paylaşımlarda, etkileşimin aritmetik ortalaması 92’dir. Belediyenin Facebook ve Twitter sayfalarından aldığı toplam etkileşim içerisinde Twitter’ın payı % 89, Facebook’un payı ise % 11 olarak ölçülmüştür.

 

Yorumlara Yapılan Geri Bildirim Oranları
Belediye Mecra Toplam

Yorum Sayısı

Belediyenin

Toplam Geri

Dönüş Sayısı

Belediyelerin

Yorumlara Geri

Dönüş Oranı

Çankaya Facebook 293 24 % 8,2
Twitter 2.065 87 % 4,2
Etimesgut Facebook 269 0 % 0
Twitter 49 1 % 2
Keçiören Facebook 148 26 % 17,6
Twitter 9.931 33 % 0.3
Çizelge 5. Belediyelerce paylaşılan içeriklere

yapılan yorumlara  geri dönüş oranları

Sosyal medyada talep ve şikayetlerin yazılı olarak beyan edilmesi demokratik katılımın en somut göstergelerinden biridir. Kullanıcıların, bir kurumun Facebook ve Twitter sayfasında doğrudan içerik paylaşma yani görüş, öneri ya da eleştiri getirme yetkisi bulunmamaktadır. Bunun tek yolu, kurumun kendi paylaşımları üzerinden iletişim kurmaktır. Yapılan çalışmada, 3 belediyenin Facebook ve Twitter üzerinden yaptıkları paylaşımlara takipçiler tarafından getirilen yorumlar ve bunlara verilen dönütlerin demokratik katılım açısından önemli olduğu kabul edildiğinden söz konusu oranlar yukarıdaki tablodan bağımsız olarak ayrıca ele alınmıştır (Çizelge 5). Buna göre, Çankaya Belediyesi’nin paylaşımlarına yapılan yorumlara belediyenin geri dönüş oranı Facebook’ta % 8,2 iken Twitter’da % 4,2 olmuştur. Keçiören Belediyesi Facebook’ta % 17,6 ile en yüksek dönüt oranına sahipken, Twitter’da bunun tam aksine % 0,3’te kalmıştır. Etimesgut Belediyesi ise hem Facebook hem de Twitter’da oldukça düşük bir geri dönüş oranı ortaya koymuştur. Nitekim belediyenin Facebook hesabından yapılan geri dönüş oransal olarak da rakamsal olarak da sıfırdır. Belediyenin, Twitter geri bildirim oranı ise sadece % 2’de kalmıştır.

Değerlendirme

Belediyelerin Facebook ve Twitter hesaplarından yaptıkları paylaşımlar ekseninde elde edilen veriler değerlendirildiğinde görülmektedir ki her bir hesaptan yapılan paylaşımlarda ekseriyetle standartlaşmış ve kalıplaşmış içerik üretimi söz konusudur. Genel olarak bakıldığında paylaşılan içeriklerin, katılımı artırmaktan yoksun olduğu görülebilir. Söz konusu belediyeler, sosyal medya platformlarını demokratik katılımdan ziyade bir takım hizmet ve faaliyetlerini duyurmanın yanında ayrıca dini ve milli günleri kutlamak gibi amaçlar doğrultusunda kullanmaktadır. Konuyu Etimesgut özelinden örneklendirmek gerekirse, belediyenin Facebook hesabından yapılan 32 paylaşımın 18 tanesi dini-milli gün tebrikleri, şehit-taziye mesajları ve basın haberleridir. Paylaşımlarda ayrıca Sosyal ve kültürel donatılar ile Covid-19 denetimleri 5’er adet paylaşımla öne çıkmaktadır. Belediyenin Facebook hesabından ulaşım ve altyapı gibi temel belediyecilik hizmetleriyle ilgili paylaşımlara rastlanmamıştır. Belediyenin Twitter hesabı ise aslında miktar olarak az olsa da (26 paylaşım) Facebook hesabındaki paylaşımlarla aynı içeriklere sahiptir. Çankaya ve Keçiören belediyelerinin sosyal medya hesaplarında ise Etimesgut’a nazaran asfaltlama ve kaldırımların onarımı gibi ulaşım ve altyapı hizmetlerin de paylaşıldığı görülmektedir. Vatandaşların belediyecilik faaliyetlerine bilfiil katılım sağlama imkanı bulduğu paylaşımlar ağırlıklı olarak bu tür ulaşım ve altyapı faaliyetlerini içerenlerdir. Ancak vatandaşların buradaki katılımları da ağırlıklı olarak kendi yaşadıkları cadde-sokak ve kaldırım sorunlarını duyurmakla sınırlı kalmıştır. Bu verilerden hareketle Facebook ve Twitter için katılımı artırmaktan ziyade belediyelerin belediyecilik faaliyetlerinin duyurulması hususunda bir pano vazifesi gördüğünü söylemek mümkündür. Oysa bu mecralar karşılıklı anlık fikir alışverişine ve azami sayıda vatandaşın katılımına imkan tanıyan iletişim ortamlarıdır. Bu yönüyle Facebook ve Twitter, belediyelerin iş ve hizmet geliştirme ve üretimlerinde, toplumsal karar almadan uygulamaya kadar tüm aşamalarda etkin olarak faydalanılabilecek nitelikleri haizdir.

Öte yandan Facebook ve Twitter’da katılıma engel teşkil eden sorunlara da rastlanmaktadır. Örneğin bazı vatandaşların öne sürdükleri eleştiri ya da talepleri başka vatandaşların sert tepkileriyle ve hatta bazen daha da ileri giderek hakaretamiz yorumlarıyla adeta sansüre maruz bırakılmaktadır. Bir diğer sorun da bazı vatandaşların belediye yönetimini aşırı sahiplenmesi ve talep edilen ya da getirilen eleştiriye karşı talep ve eleştiri sahibini rencide etmekten kaçınmamalarıdır. Bir vatandaşın, aylardır sokaklarına bakım yapılmadığından yakınmasına cevap olarak bir diğerinin “sen o minik aklınla çok konuşma belediye her yere hemen yetişecek değil ya, sabret” şeklinde belediyeyi savunması bu duruma örnek verilebilir. Bununla ilgili olarak Lelkes, Sood ve Iyengar (2017:16-17), internet ve sosyal medya algoritmalarının partizanlığı artırma ve daha da derinleştirme potansiyeli taşıdığı yargısına varmışlardır. Bunun yanında rakip partilerinin organize ya da tekil trolleri de aktif olarak katılım sürecini baltalamaktadır. Belediyelerin pek çok paylaşımının altında, bu kullanıcıların birbirinin aynı mesnetsiz ve konudan tamamen kopuk yorum ve eleştirilerine rastlanmaktadır. Bu durum hem belediye faaliyetlerinin değerlendirilip konuşulmasına yönelik odağı saptırmakta hem de kaliteyi düşürerek katılımı azaltmaktadır.

Belediyeler odağında dikkati çeken bir diğer sorun vatandaşların yorumlarına ve taleplerine yeterince dönüş yapılmamasıdır. Yapılan yorumlara karşın geri bildirim oranlarının azlığı bunun somut göstergesidir. Ancak Çankaya ve Keçiören Belediyelerinin bazı paylaşımlarının altında belediye başkanlarının da bizzat soruna ya da soruya cevap verdiği görülmüştür. Belediye Başkanlarının sürece dahil olması vatandaşların ilgisini artırmakta ve vatandaşlar, başkanlarının sorunlarıyla doğrudan hemhal olmasından ziyadesiyle memnun olmaktadır.

Demokratik katılım, azami sayıda vatandaşın doğrudan yönetim faaliyetlerine ve karar alma süreçlerine aktif ve gönüllü olarak dahil olması anlamına geldiğinden, belediyelerin Facebook ve Twitter hesapları katılımı teşvik edecek şekilde planlanmalıdır. Bu hesapların, belediyelerin tek yönlü iletişimin egemen olduğu klasik medya araçlarına dönüşmesinin önüne geçilmelidir. Bunun için belediyeler bu mecraları propaganda ortamı ve duyuru panosu olmaktan ziyade toplumun nabzının ölçüldüğü, vatandaşların talep, öneri ve şikayetlerinin alındığı, değerlendirildiği ve tartışıldığı büyük katılımlı meclisler ve daha kaliteli bir hizmet anlayışı için fırsat olarak görmelidir. Bu nedenle, hazırlanan içerikler sadece duyuru, tebrik ve taziye bildirilerinden başka katılımı teşvik edecek formatta hazırlanmalıdır. Belediyelerin ve belediye meclislerinin plan ve programlarının da vatandaşlarla paylaşılmasıyla atılacak adımlarda vatandaşların bilgi, deneyim ve görüşlerinden istifade edilmesi hedeflenebilir. Ayrıca, sadece belediyelerin kendi sayfalarından paylaştıkları içeriklerle sınırlandırıp takipçilerin bu sayfalarda içerik üretmelerinin engellenmesi de katılımı kısırlaştırmaktadır. Bunun yerine buralarda vatandaşların içerik üretimine aktif olarak dahil olabilmeleri suretiyle katılımı teşvik edecek paylaşımlar yapmaları ve bu paylaşımlar üzerinden beyin fırtınası ve tartışmalar gerçekleştirmeleri yeni ve zengin bir hizmet pratiğine ön ayak olabilir. Ayrıca bu sayede, yönetim tarafından hiç farkına varılmayan sorunlar ortaya çıkarılıp çözüme kavuşturulabilir.

Veri toplamada gözlemlenen olumlu eylemlerden bir tanesi Keçiören ve Çankaya Belediye başkanlarının vatandaşlarla birebir iletişim kurması, vatandaşların sorularını cevaplaması ve sorunlarına çözüm sunmasıdır. Bu doğrudan etkileşim mekanizmasının daha da yaygınlaştırılması yani başkanların sürece daha aktif olarak katılmaları, vatandaşların katılımının artırılması ve daha seviyeli bir iletişim ortamının inşa edilmesi açısından önemlidir. Yine bununla ilgili olarak üst düzey belediye yöneticileri ve çalışanlarının da bu mecralardan vatandaşla ve sorunlarıyla samimi bir şekilde ilgilenmesi belediye ile halkın bütünleşmesine katkı sunacaktır.

Ayrıca, katılımın teşvik edilmesiyle ilgili olarak belediye, takipçilerine mini referandum ve anket gibi uygulamaları devreye sokabilir. Bu sayede bir taraftan takipçilerin aktif katılımının artması sağlanırken, diğer taraftan belediye, faaliyetlerini vatandaşla doğrudan iş birliğine dayalı bir etkileşim ve dayanışma içerisinde toplumsal temayüle paralel olarak yürütme imkanı bulur. Ancak unutulmamalıdır ki bu tür uygulamaların her zaman suistimal edilmesi mümkündür. Örneğin, bazı katılımcılar kimi zaman sonuçların istedikleri gibi çıkması için, sosyal medya kullanıcılarını kendi arzu ettikleri doğrultuda tercih yapmaya sevk edebilirler. Burada suistimali tamamen bertaraf etmek mümkün olmasa bile belediyeler, kendi takipçilerin azami düzeyde katılımı teşvik ederek spekülatif sonuçların minimize edilmesini sağlayabilirler.

SONUÇ

Temsili demokrasinin içerisinde bulunduğu krize çözüm önerisi olarak ortaya atılan katılımcı demokrasi anlayışı tezini yine büyük oranda temsili demokrasi üzerine inşa etmektedir. Katılımcı demokrasi yaklaşımı, temsiliyete bir alternatif olmaktan ziyade edilgen durumdaki vatandaşların salt oy verme anlayışının ötesine geçerek yönetimsel faaliyetlerde gönüllü olarak bulunmaları esasını temel almaktadır. Günümüzde bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan dönüşüm ve yaygın internet ağı söz konusu katılımı destekleyecek ve güçlendirecek nitelikleri haizdir. Buradan hareketle çalışmada, Facebook ve Twitter özelinde sosyal medyanın yerel yönetimlerde katılımı teşvik etmedeki pozisyonu Çankaya, Etimesgut ve Keçiören belediyelerinin kurumsal hesapları üzerinden analiz edilmiştir. Bulgular genel olarak her üç belediyenin de katılımcı demokrasi kültürünü destekleme ve geliştirme konusunda yeterince doğru adımlar atmadığını ortaya koymuştur. Çalışmada ayrıca, vatandaşların katılım anlayışının henüz istenilen seviyede olmadığı da gözlenen bir diğer husustur. Ancak doğru hamlelerle ve uygun yönlendirmelerle vatandaşların, belediyelerin iş ve işlemlerinde katılımcı bireyler olmaları mümkündür. Son olarak çalışma, teknolojik belirlenimci bir bakış açısıyla, ne katılımcı demokrasinin en önemli yolunun ve tarzının sosyal medya olduğunu ileri sürmekte ne de sorunların yegane hızlı ve etkili çözüm yolu ve yerinin bu mecralar (sosyal medya) olduğuna dair ütopik bir iddia sunmaktadır.

KAYNAKLAR

  1. BARBER, B. (2003). Strong Democracy: Participatory Politics for a New Age. University of California Press.
  2. AKINCI VURAL Z.B., BAT, M. (2010). “Yeni Bir İletişim Ortamı Olarak Sosyal Medya: Ege Üniversitesi İletişim Fakültesine Yönelik Bir Araştırma”, Journal of Yaşar University, 5(20), 3348-3382.
  3. BOYD, D. M., ELLISON, N. B. (2007). “Social Network Sites: Definition, History, and Scholarship”, Journal of Computer-Mediated Communication, 13 (1), 210-230.
  4. CASTELLS, M. (2006). Kimliğin Gücü/Enformasyon Çağı: Ekonomi, Toplum ve Kültür. (Çev: Kılıç). İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul.
  5. CASTELLS, M. (2008). Ağ Toplumunun Yükselişi/Enformasyon Çağı: Ekonomi Toplum ve Kültür, C.I, 2. Bsk., (Çev: Ebru Kılıç), İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul.
  6. DAHL, R. A. (1998). On Democracy. Yale University Press.
  7. DAHLGREN, P. (2013). The Political Web: Media, Participation and Alternative Democracy. Palgrave&Macmillan.
  8. DEMİR, N. (2010). “Demokrasinin Temel İlkeleri ve Modern Demokrasi Kuramları”, Ege Academic Review, 10(2),597-611.
  9. FUCHS, C. (2007). Internet and Society: Social Theory in The Information Age. Routledge.
  10. GENCER KASAP, D. (2013). Sanal İletişim Ortamlarının Katılımcı Demokrasi Süreçlerine Etkisi: Web Temelli Forum, Toplumsal Paylaşım Ağı ve Üç Boyutlu Sanal Dünyalarda Gerçekleşen Tartışma Etkinlikleri Üzerine Bir Araştırma, (Yayımlanmış Doktora Tezi), Anadolu Ün., Eskişehir.
  11. HARDT, M., NEGRI, A. (2004). Çokluk: İmparatorluk Çağında Savaş ve Demokrasi, (Çev.: Barış Yıldırım), Ayrıntı Yayınları, İstanbul.
  12. KAPLAN, A. M., HAENLEIN, M. (2010). “Users of the World, Unite! The Challenges and Opportunities of Social Media”, Business Horizons, 53(1), 59-68.
  13. KARAÇOR, S. (2009). “Yeni iletişim teknolojileri, Siyasal Katılım, Demokrasi”, Yönetim ve Ekonomi: Celal Bayar Ün. İktisadi ve İdari Bilimler Fak. Dergisi, 16(2), 121-131.
  14. KEANE, J. (2010). Medya ve Demokrasi, 4.Bsk., (Çev:Haluk Şahin), Ayrıntı Yay., İstanbul.
  15. LELKES, Y., SOOD, G. IYENGAR, S. (2017). “The Hostile Audience: The Effect of Access to Broadband Internet on Partisan Affect”. American Journal of Political Science, 61 (1), 5-20, Published by Midwest Political Science Association, DOI: 10.1111/ajps.12237.
  16. MADISON, J. (2006). Selected Writings of James Madison, (Editör: Ralph Ketcham), Hackett Publishing, Indianapolis.
  17. MICHELS, R. (1999). Political Parties: A Sociological Study of The Oligarchical Tendencies of Modern Democracy (Çev: E. Paul; C. Paul,), (Original basım 1962), Jarrold; Sons, London.
  18. MILLS, C. W. (1974). İktidar Seçkinleri (Çev. Ü. Oskay). Bilgi Yayınevi,
  19. ROUSSEAU, J.J. (1999). The Social Contact, (Trans. Christopher Betts), Oxford Un. Press.
  20. ROUSSEAU, J.J. (2014). Toplum Sözleşmesi, (Çev: Banu Kaynak), Nilüfer Yay., Ankara.
  21. SARTORI, G. (1987). The Theory of Democracy Revisited, C.I, Chatham House.
  22. SLATTERY, M. (2014). Sosyolojide Temel Fikirler,(Haz.) Ümit Tatlıcan ve Gülhan Demiriz, 6. , (Çeviren: Özlem Balkız vd.),Sentez Yayınları, Bursa.
  23. TUNÇ, H. (2008). “Demokrasi Türleri ve Müzakereci Demokrasi Kavramı”. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 12(1), 1113-1132.
  24. Türk Hukuk Kurumu (3. Baskı), (1991). Türk Hukuk Lûgatı, Başbakanlık Basımevi, Ankara.

 

İNTERNET KAYNAKLARI

 

  1. BAYRAK, H. (23.02.2020). “2020 Türkiye İnternet Kullanımı ve Sosyal Medya İstatistikleri”, https://dijilopedi.com/2020-turkiye-internet-kullanimi-ve-sosyal-medya-istatistikleri/#:~:text=T%C3%BCrkiye%20Sosyal%20Medya%20%C4%B0statistikleri&text=We%20Are%20Social%202020%20raporuna%20g%C3%B6re%20sosyal%20medya%20kullan%C4%B1c%C4%B1%20say%C4%B1s%C4%B1,64’%C3%BC%20sosyal%20medya%20kullanmaktad%C4%B1r, Erişim: 01.09.2020.
  2. Çankaya Belediyesi Facebook Hesabı: facebook.com/cankayabelediye, Erişim: 05.09.2020.
  3. Çankaya Bel. Twitter Hesabı:https://twitter.com/cankayabelediye, Erişim: 10.09.2020.
  4. Etimesgut Belediyesi Facebook Hesabı: facebook.com/etimesgutbld, Erişim: 06.09.2020.
  5. Etimesgut Belediyesi Twitter Hesabı: https://twitter.com/etimesgutbld, Erişim: 11.09.2020.
  6. Keçiören Belediyesi Facebook Hesabı: facebook.com/keciorenbeltr, Erişim: 09:09.2020.
  7. Keçiören Belediyesi Twitter Hesabı: https://twitter.com/keciorenbeltr, Erişim: 14.09.2020.
  8. KEMP, S. (21.07.2020). “Digital 2020: Jully Global Statshot Report”, https:// wearesocial. com/blog/2020/07/digital-use-around-the-world-in-july-2020, Erişim: 01.09.2020.

 

[1]Arş. Gör. Ank. HBV Ünv. İlet. Fak.. ORCID iD: 0000-0002-7334-0992,  mhmt.bngl@gmail.com

[2]Dr. Arş. Gr. Pamukkale Ün. İlet. Fak., ORCID iD: 0000-0001-7636-8715, hayrullahyanik06@gmail.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

© ULİSAM 2024  /  Her Hakkı Saklıdır.

ulisam

ulisam 2023 logo emblem color

Yenileniyoruz!